V for Vendetta, Alan Moore’un yazdığı aynı adlı çizgi romandan uyarlama bir film. Çizgi romanın ya da filmin içeriğine, konusuna dair bir fikri olmasa da, birçok kişi kültleşmiş V maskesini benimsemiş ya da en azından aşağı yukarı neleri sembolize ettiği hakkında fikir sahibidir. Birçok ülkede protestolarda, gösterilerde, eylemlerde kullanılan maskeler adeta yok satıyor. Örneğin hacker grubu Anonymous bu maskeyi benimseyenlerden. Ülkemizde Gezi Parkı Protestosunda da oldukça fazla satmıştı. Maskenin imgesi adeta düzene başkaldırının bir sembolü haline gelmiş durumda.
Peki, bu sembol nereden geliyor? Yüz, Guy Fawkes isimli bir tarihi figüre, Katolik bir İngiliz’e ait. Filmde de V, yüzünden çıkarmadığı maskesinin ne anlama geldiğini tarihi referansıyla birlikte açıklıyor. 16. Yy’da yaşayan Guy Fawkes, protestan İngiliz kraliyet rejimine yani aristokrasiye başkaldırmak amaçlı parlemento binasını havaya uçurmakla görevli bir suikastçı. Ancak bu eyleminde başarılı olamıyor ve yakalanarak 1606’da idam ediliyor. Suikastın planlanan tarihi 5 Kasım olması sebebiyle, V “5 Kasım’ı hatırla!” diyerek kendini bu yarım kalmış görevin tamamlayıcısı konumuna koyuyor.
Kimliğini değiştirmeden önce V, yönetimin üzerinde bir takım deneyler yaptığı birçok insandan biri. İsmini de o zamanlar kaldığı odanın numarasından, yani Latince beş rakamından alıyor. V için fikirler ve sözcükler her şeyden daha değerli ve etkili. Konuşurken daha çok İngilizlerden aşina olduğumuz bir stili kullanıyor (yazar Alan Moore da bir İngiliz): oldukça geniş bir yelpazeden sözcükler seçip onları son derece akıcı bir şekilde, adeta edebi bir ustalıkla kullanıyor. Gizlendiği evinde birçok kaçak sanat eseri mevcut, bu da ne kadar kültürlü bir insan olduğunu gösteriyor. Ancak onları çalmadığını, aksine asıl çalanlardan geri aldığını söylüyor. Bunu söylerken kastettiği şeyi bu eserler her ne kadar devletin malı da sayılsa aslında kültür aslında halk için var ve halka ait. Bu noktada mülkiyet sorgulanıyor. Bu sorgulamada gücü elinde bulunduran yönetimi fikirleriyle alt ediyor. Böylece temel çıkış noktası olan baskıcı güce karşı savaşında fikirlerin daha üstün olması savını doğrulamış oluyor.
Film birçok sembolizmle dolu… Örneğin televizyonlarda uzun uzun konuşan başkan tıpkı George Orwell’in 1984’ünden hatırlayacağımız Büyük Birader gibi (“Büyük birader seni izliyor!”), yönetimin tek elde toplanmasını ve onu destekleyecek haber kanalları bir propaganda aracı olarak medyayı temsil ediyor. Yönetim ister monarşi, ister demokrasi olsun, tıpkı günümüz Türkiye’sinde olduğu gibi, bu gerçekler pek fazla değişmeyebiliyor. Kanallarda sürekli yönetime karşı olanların terörist olarak adlandırılıp lanetlendiğine tanık oluyoruz. Üstelik tek lanetlenenler yönetime başkaldıranlar değil, homoseksüeller ve Müslüman’lar gibi topluma tehdit oluşturduğu iddia edilen gruplar da kötüleniyor (hastalık yayıyorlar vs. şeklinde). Çözüm olarak sunulan şiddet filmde son derece abartılıyor, V yönetime katılan pek çok insanı sırayla öldürüyor. Elbette şiddetin ne dereceye kadar meşru olduğu tartışmaya açık bir konudur (eylemlerde ne dereceye kadar kullanılmalı vs. gibi); ancak geriye kalan sosyolojik durumlar gerçektir ve maalesef günümüz toplumlarını bu distopyaya yaklaştıran unsurlardır. V’nin bu kadar popüler olması, popüler kültürün bir parçası haline gelmesinde, kurgu olmasına rağmen yaşadığımız gerçeklikle bu kadar iç içe olmasının büyük rolü var. Filmden kendi gerçekliğimize birçok pay çıkarabiliyoruz. Bu da kullanılan sembollerin gücünü gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder